30 Aralık 2013 Pazartesi

Ajanda



-Kııız… Oyalanma. Kalem alıp çıkacağım dedin takılıp kaldın. Neye bakıyorsun öyle sen?
 
-Ajandalara.Ne kadar güzeller değil mi? 

-Güzel,güzel. Hadi oyalanma bak bugün çok işimiz var. Hadi dedim ama.

-Şu kırmızı kapaklı olanı ne kadar güzel. Aynı dün büyük masada oturan kadının elindeki gibi.

-Kız ne yazacaksın sen ona? Kaçırmayacağın toplantıların mı var? Ha anladım ; günlük plan : rostoyu servis ederken sebzeler sola baksın, şarap kadehlerini dörtte bire iner inmez doldur… Yoksa bugün de Nejat gelmedi, bugün de aramadı diye mi yazacaksın? Yoksa bizim kuantum Nejla gibi her sabah çok güzelim, çok sağlıklıyım, çok zenginim diye mi zırvalayacaksın? Uyan kızım uyan. Kaç para o? İşe geç kalıyoruz.
 
Baktım Neriman’a. Nasıl baktım bilmiyorum ama sustu. 

-Tamam ben gidiyorum. Sen istediğin gibi salına salına gel.
 
Gitti. Gitsin. 
“Bu ajandayı alacağım.  Gece bahşiş bol olur. Akbil de gitmeye yeter zaten. Dönüşte bakarız. Cimridir mimridir ya Fiko abi yılbaşı gecesi bahşişi verir. Hatta belki…

-16.50 TL .

-12.50 , 13 , 14 , 14.50 , 15 , 16 … 50 . 
Elime alırım, pakete gerek yok.

” Koş Aslı, koş. Vapuru kaçırırsan görürsün bahşişi. “

- Bir çay versene.

” Hiç yutkunma. Bugün sana çay yok.Senin ajandan var. Akbil de boşmuş. Annemi de aramadım. Telefonu da unuttum yine. Arayacak, bulamayacak, ağlayacak. Bulsa da ağlıyor zaten boşver. Çok isterse Neriman’dan bulur . Offf yorgunum. Şöyle birkaç gün yatsam uyusam. Her yanım ağrıyor. Göz kapaklarım uyku dolu. Elli hindi, yüzelli kişi. Hepsi sırtımda sanki. Bu gece nasıl biter. İzin yapmayalı kaç hafta oldu. Dört mü? Sanki aylardır duraksız çalışıyorum. Nejat mı kalır insanın yanında. Bir de dalga geçiyor, sanki bilmiyor. İyi oldu Neriman’ın gitmesi. Neyse iki hafta sonu daha devam edersem cep telefonumun taksidi biter. Nefes alırım. Bir de ajanda aldık. Ne yazacağım sahiden bu ajandaya? Kadın ne güzel yazıyordu. Bir de afilli bir kaleme ihtiyacım var. Biraz daha sonra belki. Adım,soyadım,numaram… Buradan başlayayım.”
 
” Başka ne yazacağım? Bir kere kilo vermeye kararlıyım. Hergün eczanede tartılıp onu yazarım. Ödeyeceklerimi yazarım bittikçe sevinirim. Nejat’ı da yazarım. Bir de kesin kararlıyım sigarayı bıraktığım gün olarak yarını yazarım. Ve hergün sigara parasını bir köşeye koyarım. Sonra annemle hangi gün konuştuğumuzu yazarım. En son neye ağladığını. Hep ağlar, hep. Ne kabus bir yılbaşıydı. Hayat başı. Babasız bir hayat başı. ‘Gitmez gelir.’ diyor Hüsniye teyze anneme. O ise ağlıyor. Dizini dövüp ağlıyor,beni görüp ağlıyor. Gitti baba dediğim adam, gelmedi. Nejat gibi. Varken ne oluyordu da yokken bu kadar dağıldı annem hiç anlamadım. Ben de aldırmıyorum Nejat’ın yokluğuna. Tek bildiğim babamın yokluğunda annemin sesi daha tizdi. Tiz ses duvarları delip geçti, komşuların yüreklerinde titreşti, boğazlarına lokmaları dizdi ve annem bunu sevdi.”

Vapurdan koşa yıkıla inerken,bir bakışta avcunda ki kuruşları saydı Aslı. 50 krş eksik. Unutabileceği bir kuruş bile olmadığını bildiğinden ne ceplerini, ne de köşe bucak çantasını aradı.

” Aradan kaçarak binebilir miyim? Yok en iyisi güvenlikle konuşmak. Hergün biniyorum. Tanımamış mıdır? Ya izin vermezse? Saat geç oluyor Oktay usta mutfakta tıslamaya başlamıştır. Ah Neriman beklesen ölürdün. Bari paran var mı diye soraydın, bastın gittin. Kızım elinde kırmızı ajanda, ağzının suyu akıyor, parasız olacağını ne bilsin. Duramadın bir gün daha.”

Güvenlik, yanakları kızarmış kızın sıcak nefesini yüzünde hissetti. Bir de çaresizliğini. Kendindeki gücü. Büyüklüğünü. Erkek erkek baktı gözlerine. Aslı daha da kızardı. 
“Pislik!”
 
- Abi 50 krş eksiğim var. İşe geç kaldım. Yarın getiririm, hadi idare ediver.
 Avucunu adamın gözüne doğru uzattı, bakışından kurtulmak için. Adam avucuna bakmadı. Tramvayın sesi ile  -Geç hadi! dedi yan tarafı işaret ederek.

Kalabalığın içinde sırtını dayayabileceği bir köşeye sığıştı. Elindeki ajandasına baktı bir de bakan var mı diye görüş alanındaki insanlara.
Bagajında sıcak pizza, kestirmeden geçmeye çalıştı bir mobilet .Sultan Ahmet Durağı’na gelirken acı bir fren duyuldu tramvay yolundan. Kuş kanatları bağrışlara karıştı. Aslı iki eliyle tutundu ajandasına. Ayakları vücudunun peşinden havalandı.

***

-Neriman kızım ben Nevin Teyzen. Aslı ya ulaşamıyorum da sana bir sorayım dedim.

-Telefonunu evde unutmuştu. Biz de ulaşamıyoruz. Sabah beraberdik. Kitapçıda ayrıldık. Dur, Nevin teyzem ağlama…
***

Gözlerini açtı Aslı. Yan yatakta yatan bir kadın. Tanımadı.Telaşlandı.

-Neredeyim ben? Heeey! Neredeyim ben?

-Bağırma sus. Zaten başımı çarpmışım ağrıyor. Hastanedeyiz. Nerede olacak? Zibidi bir motorlu fırlamış tramvayın önüne. Bir sen,bir de ben …ayakta uyuyanlar hastanelik. Ben tutunulan direğe girmişim kafadan. Sen açılan kapıdan yola uçmuşsun. Dua et kırıkla atlattın.

-Ben… Ben hatırlamıyorum.

-Bu gece yılbaşı. Mutlu yıllar Aslı.

-Adımı nereden biliyorsunuz?

-Ajandandan.
***
3-Ocak-2013 
Annemle konuşma. Ağlamadı.

4-Ocak 2013
 Annem geldi.

20-Ocak-2013
 İş aramaya başla!

0 yorum :

Blogger Template by Clairvo