27 Ekim 2013 Pazar

Fesleğen

Bugün seni hiç düşünmedim. Çünkü bu sabah günün doğuşuna kalkmadım.
Uyandığımda kahvaltı saati çoktan geçmişti. Sade kahve yaptım. Fal kapamadım son yudumumda. Çıktım evden, hava bulutluydu, serinceydi, canlı hissettim düşen bir iki damla yağmurun altında.
 Semt pazarı kurulmuştu aşağı sokakta her perşembe olduğu gibi. Elimde arabam, çiçekçilerin arasından daldım kalabalığa, fesleğen kokusunu burnuma çekerek. Kadınlar, adamlar, ellerindeki torbalar hayata kaç kişi baktıklarının izlerini taşır gibi. Rengarenk tişört tezgahlarında kendinden geçmiş kızlar, kara ellerin doldurduğu kirazlar. Hint eşyaları satan bir tezgahta gözüme ilişen bir ayna kesti yolumu. Elime aldım, oymalarına dokundum. Nilüfer çiçekleri vardı boy boy, gözümde bir kara, kavruk oğlan; oymacı oyarken neler düşünür? Fiyatını sordum satıcıya; iki kilo iyi cins papaz eriği kadar. Arabaya sebzelerin yanına yerleştirdim.
 Dönerken küçük bir saksı fesleğen de aldım.
 Pazar, kaos çok güzeldi. Evde ilk işim aynayı çıkarıp duvara asmak odu. Alışması için fesleğeni camın içinde pazarda olduğu gibi serin gölgeliğe yerleştirdim ve suladım. Sonra ver elini mutfak. Yeşillikler, baharatlar, kokular. Ocaktan yükselmekte olan duman. Kaç saat daha geçmiş onun da farkında değilim.
 Akşam yemeği için masayı kurdum ve seni düşünmeye karar verdim. Bu sefer cam tarafına ben oturdum, karşımda ben. Oyma nilüferler arasından bakıyordum… sana… ama uzaktan… kalktım hızlıca masayı duvara yapıştırdım. Şimdi daha yakındım. Anlamaya çalışıyordum; sen olmak ve bana bakmak ve vazgeçmek. Bir kaç çatal aldım karnıyarıktan… acı midemi ağrıtır, niyeyse acısını kaçırmışım pişirirken tam sevdiğin gibi. Aralık pencereden burnuma hafif rüzgarla o çok sevdiğin fesleğen kokusu doldu, kulağıma sesin “fesleğen kokan yarim” … 
Midem ağrıyor şimdi… sen olmayı beceremedim…anlamak istemedim belkide.
 Ama iyileşiyorum bunu fark ettim…gün boyu seni hiiiiççç düşünmedim.

2 yorum :

Blogger Template by Clairvo