5 Kasım 2013 Salı

Son Sayfaya

Sen hikayeni anlatırken bana mı sordun? Sorarım sana! 
Tamam haklısın seni ben çağırdım. Anlat da demiş olabilirim bedelini ödeyip çantama yerleştirerek. Aklımı çelen sen oldun yine. Kitapçıya girdiysem bunu fırsat bilen sen oldun. Kapağın arkasında çapkın bakışına daldıysam , okuduysam övgü dolu sözleri, bir de kitaba akıl çelen tumturaklı bir isim  koyduysan... meraklandırdıysan... suçum ne? Iyi de anlatırsın başlayınca bilirim. Yine kandım işte. Ve her zaman kanacağım bilirim. Iyi, güzel elbette. Ama sorarım sana; hikayeyi anlatıp beni nasıl atarsın son sayfada? Biliyordum, daha kitabı aldığım gün biliyordum cinayetin işleneceğini. Sessiz bir merakla izledim. Insanlar benim gibiydi. Yok yapmazlar... diye diye yapılana seyirci kaldılar. Utandım. Sessiz izleyici olmak ne ağır yük! Santiagooooo kaç , hayır hayır kapıyı kapama...ne duruyorsunuz? Lanet olası töreee... Sesimi duyurmadın. Çok acımasızdın. Sonra hikayeyi bitiriverdin. Beni kan tutar üstelik. Santiago olup o yolu yürüdüm. Ve o bedenini bıraktı usulca. Kendime geldiğimde karşımda bir duvar vardı. Boş bir sayfa ve sessizlik. Herkes susmuş. Çekip gitmiş. Kitabın arkasında gülümsüyordun ama artık değil çapkınca, hınzırca. 

0 yorum :

Blogger Template by Clairvo