24 Eylül 2013 Salı
23 Eylül 2013 Pazartesi
19 Eylül 2013 Perşembe
Mutfak masasının başında hareketsiz oturuyorum. Karşımda sonsuzluğa uzanan manzara. Kapalı cam, birlikte ektiğimiz sardunyaların kokusunu almama engel ama senin sinmiş kokunu saklıyor, sunuyor bana. Uzaktan ayak sesleri duyuluyor, arada bir topuğunu sekiyorsun, gelen benim diyorsun. Çayın kokusu karışıyor gizli kokuna. Ben bekliyorum. Buhar, camı kaplıyor yavaş yavaş. Islak bir duvar oluşuyor karşımda. Sardunyalar seçilmez oluyor. Oturuyorum. Kımıltısız nefeslerle oturuyorum. Buhar, sise dönüşüyor, duvar kalınlaşıyor ve bedenimi sarıyor. Sesler, kokular artık duyulmaz oldu… Korku ile masaya, senin bıraktığın, benim sakladığım el izine bakıyorum. Sis herseyi silmiş…Bu bir rüya!
Kahkaha atarak uyandım. Koştum mutfağa. İzin taptaze duruyor. Saklıyorum onu ;yokluğunun kanıtı olarak değil, varlığının şahidi olarak. Onunla konuşuyorum ve sen herşeyi biliyorsun… nasıl bildiğini bilmeden. Ben herşeyi bildiğini biliyorum, nasıl bildiğini bilerek. Ve bekliyorum.
16 Eylül 2013 Pazartesi
15 Eylül 2013 Pazar
Işık az mı? Bütün parçalar tamam mı? Tik tak, tik tak...
Camekanlar...
Kelebekler camekanlara... Küçükler camekanlara. Işık olsa. Burası koza. Ne güzel bir koridor.
Paketleri açalım... Bu... bu çok iyi. Işık. Tik tak, tik tak...
Çoğaltmalıyız ışığı . Kelebekler... Dönüşüm zamanı.
Işığı çoğalt.Tik tak, tik tak... Koza yırtılıyor. Yorgun... görüyorum.
Bunu nereye koyalım? Bu çok ağır. Kırmızı kelebek kanıyor...
Tik tak, tik tak... Sor kelebeğe yerinden memnun mu?
Buradakiler şuraya.
Yeşiiiiim yeri oldu mu? Tik tak, tik tak...Yarın ışığı arttıralım...
Tırtıl da yorulur mu kozada?
6 Eylül 2013 Cuma
5 Eylül 2013 Perşembe
Kepçe kulaklarımın suçu. "Kız Cansuuuuuuu..." diye haykırıvermiş komşu kadın, yanındaki açık pencereye. Tam o an. Tam Bismillah çekilip kulağıma Sualp diye üflenirken. Kepçe toparlamış bütün sesleri boşaltıvermiş boruya. Daha tazeciğim, kiri pası yok kulağımın. Neyi toparlarsa yapıştırıveriyor kulak zarına. Çekiç almış gelenleri vurmuş, örselemiş, üzengiye devretmiş. Oval pencereden yüklemişler, salyangoz ağır ağır kayarcasına yol almış. Herkes Sualp görmüş epey bir zaman. Gördüklerinden mutlu. Yavaş yavaş ayrışmışım. Yavaş yavaş yol almışım hermafrodit, bir ruhla Cansu'ya doğru. Kimse fark etmemiş kimi zaman Sualp, çoğu zaman Cansu, bazen de Can, Su, Alp olacağımı.
2 Eylül 2013 Pazartesi
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)
0 yorum :